25 Mayıs, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de Etik Günü olarak kutlanmaktadır. Biraz detaylandırmam gerekirse; 25 Mayıs 2004 tarihinde, Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun kuruluşuna ilişkin kanun TBMM’de kabul edildi. 2008 yılından itibaren ülkemizde Etik Günü kutlanmaya başlanmıştır.

Etik değerler, toplumdan topluma değişmeyen kurallardır. Ahlak kuralları ise içinde yaşadığımız topluma göre değişir. İşte, etik ve ahlak arasındaki fark budur. Etik değerlerde mantık, ahlak kurallarında ise örf, adet, ananelerimiz belirleyicidir. Aslında etik ile ahlak kuralları birbirinden keskin bir çizgi ile ayırmak mümkün değildir. Her ikisi de birbirinin tamamlayıcısıdır diyebiliriz.

Etik kuralların hâkim olduğu toplumlarda hoşgörü, adalet, dürüstlük, merhamet, vicdan ve nezaket yerleşik hale gelir. Bu toplumda yetişen bireyler, hangi konumda veya görevde olurlarsa olsunlar, etik kurallar dışında hareket edemezler. Her şey dönüp dolaşıyor, eğitime geliyor. Bizler çocuklarımızı bu değerler ile yetiştirdiğimizde gelecek ile kaygılarımız ortadan kalkacaktır.

Gelecekten günümüze döndüğümüzde, etik kurallardan söz etmenin imkânsız olduğu bir dönem yaşıyoruz. Her geçen yıl sadece ülkemizde değil, bütün dünyada 25 Mayıs daha anlamlı hale gelmektedir. Devlet dairelerinde güven, adalet, dürüstlük, tarafsızlık, hesap verebilirlik, şeffaflık ve katılımcılık sorgulanır olmaya başlandı. Halkın kurumlara karşı güveni kayboldu. Üniversiteyi bitiren genç, görev başında olan hükümette bir tanıdığı yok ise işe yerleşemeyeceğim korkusu yaşıyor. Halk, belediyeler ve hükümet tarafından yapılan yatırımlar için ihalelerde şeffaflık olmadığını düşünüyor. Vatandaş, artık ödemiş olduğu vergilerin nereye harcandığını bilmek istiyor. Adalet koridorlarından söz dahi etmek istemiyorum.

İnsanoğlu geçmişinden ve yaşadığı zamandan ders çıkarmayı öğrense, yapılan hataların aslında çok basit ahlaki ve etik kurallara uyulduğu takdirde çözüme kavuşulacağını görecektir. Karşımızdakini önyargılardan kurtularak, tarafsız adil olarak görmeyi başarabilsek, iyi-kötüyü, doğru-yanlışı ayırmaya çalışırken bilimin ışığında vicdanımızı dinleyebilsek, karar mercisinde iken tarafsız olabilsek, işte o zaman etik davranmış oluruz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü son cümlemiz olsun: “Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar.

Murat Canbulat
ESC Hukuk Genel Müdürü