MURAT CANBULAT ESC Hukuk Genel Müdürü Türkiye, tektonik konumu itibariyle yıkıcı etkileri olan büyük depremleri üretebilen fay kuşağı üzerinde bulunmaktadır. Bu konumundan dolayı ülkemizin yüzde 92’si, her an deprem ile karşı karşıyadır. Bizler, depremin önlenemeyen bir doğa olayı olduğunu kabullenip, onunla yaşamayı öğrenmeliyiz. Depremden önce doğru önlemler alındığı takdirde yıkıcı sonuçlar doğurmadığını Japonya halkı bize kanıtladı. Geçmişte yurdumuzda birçok yıkıcı deprem olduğu gibi gelecekte de oluşacaktır ve bu depremlerde büyük can kaybı ve mal kaybına uğrayacağımız bir gerçektir. Yaşadığımız binaların, çalışma mekânlarımızın yapısal ve teknik özelliklerinin deprem kriterlerine uygun olması, depremin yaratacağı yıkıcı etkilerin ve can kaybının en az düzeyde gerçekleşmesini sağlayacaktır. 6 Şubat 2023 tarihinde merkez üssü Kahramanmaraş olan ve 11 ilimizi etkileyen 7,7 büyüklüğünde korkunç bir deprem yaşandı. Depremin yıkıcı yüzü bir daha ortaya çıktı ve 46 bin canımızı kaybettik. Depremin diğer bir yıkıcı etkisi de ekonomiye verdiği zarardır. Birey bazında bu zararı minimize etmenin en etkili yolu da sigortadır. En son yaşadığımız depremin etkili olduğu Kahramanmaraş ve 10 ilimizin sigorta durumunu ve karşılaşılan sorunları gözler önüne sermemiz ve dile getirmemiz gerekiyor. Deprem bölgesinde toplam konut sayısı 2 milyon 666 bin ve bunların sadece 1 milyon 300 binin zorunlu deprem sigortası, 500 bin civarında ise konut sigortası bulunmaktadır. Bu rakamlara göre her iki konuttan birinde zorunlu deprem sigortası, her beş konuttan birinde de konut sigortası mevcuttur. Bölgede 3 milyon 150 bin araç yer almakta ve sadece 530 bini yani yüzde 17’sinin kasko sigortası bulunmaktadır. İş yerlerinin sadece yüzde 14’ü sigortalı, 1,7 milyon kişinin hayat poliçesi var ve bunların yüzde 85’i, kredi karşılığı bankalar tarafından zorunlu yaptırılan sigortalardır. Deprem bölgesinde toplam 4 milyon sigorta poliçesi mevcut ve bu depremden dolayı sigorta şirketlerinin 20 milyar TL’nin üzerinde hasar ödemeleri bekleniyor. DASK, Zorunlu Deprem Sigortası; depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının neden olacağı maddi zararları, poliçenizde belirtilmiş limitler doğrultusunda nakit olarak karşılar. Zorunlu Deprem Poliçesi, konutun yeniden inşa bedelini öder; arsa payını veya konut içerisinde bulunan eşya bedellerini ödemez. Deprem bölgesinden “Hasarımın gerçek değeri karşılanmadı” şeklinde şikâyetler gelmeye başladı. Bunun iki sebebi var. Birincisi, poliçe ucuz olsun diye konutun gerçek metrekaresinin belirtilmemesidir. İkincisi, 27 Kasım 2022 tarihinde DASK teminat tutarlarını artırdı. İnşaat birim metrekare maliyeti 1.508 TL’den 3.016 TL’ye yükseltilerek teminat tutarları iki katına çıkarıldı. Poliçesinin zeylini yaptırmayanlar, eski teminat limitlerinden hasarlarını almak zorunda kalıyorlar ve bu da mağduriyet doğurmaktadır. Kredili alınan evlerin zorunlu deprem poliçeleri kredi veren kurum, banka tarafından yapılmaktadır. Bu poliçeler, daini mürtehin şerhi ile düzenlenmektedir. İşte bu sebepten dolayı poliçenin yenileme sorumluluğu da daini mürtehin alacaklısına geçmektedir. Yenilenmesi yapılmayan poliçelerin hasarından daini mürtehin alacaklısı yani banka sorumludur. Yargıtay’ın bu konuda kararları mevcut olup, dava açıldığında kazanılacaktır. En son yaşadığımız depremin direkt ve dolaylı olarak ülke ekonomisine zararı 100 milyar TL olarak değerlendirilmektedir. Sigortanın sadece 20 milyar TL’sinde yani yüzde 20’de devreye gireceği tahmin ediliyor. Böyle afetlerde sigorta payı ne kadar yüksek olursa, ekonominin ayağa kalkması bir o kadar hızlı olacaktır. Hasar olmadan sigorta yaptırmama düşüncesi, sigorta yaptırma konusunda devletin yaptırımlarının az olması, sigorta sektörünün yeterince gelişmesine engel olmaktadır. Toplumda sigorta bilincinin oluşması için bütün paydaşlara görevler düşmektedir.